Mesail ekibi olarak öncelikli hedeflerimizden biri, son iki asırdan beri süregelen dönüşümü anlamak ve çağın getirdiği meydan okumalarla yüzleşmekti. Bu izi sürdüğümüz farklı mecralar ve konular oldu. Dönüşümü, bu mecralardan -belki de en önemlisi olan- mekân üzerinden okumak ise bu sayının temel fikrini teşkil etti.
İstanbul, elbette bir dergi sayısına sığdırılamayacak kadar büyük. Tarihi, kültürü, kaderini birleştirdiği imparatorlukları, üzerine oluşmuş literatürü, başından geçen olayları, nüfusu, insanları, güzelliği; kısacası herhangi bir yönü hülasa edilebilir cinsten değil. Yine de biz, çok eski bir gelenek olarak süregelmiş; fakat son zamanlarda akamete uğramış olan İstanbul üzerine konuşma işinin bir ucundan tutmak istedik. İşte bu sayı, bu gayretin küçük bir parçasından ibarettir.
İstanbul üzerine konuşmak, İstanbul’u yazmak, İstanbul’u düşünmek veya şairin deyişiyle “İstanbul’u dinlemek”. Her biri ayrı bilgi kategorileri içeren bu faaliyetler, bir şehri şehir yapan, onu donuk ve cansız olmaktan kurtaran işler esasen. Bu anlamda biz, gittikçe sahipsiz ve kimsesiz kalan bu şehri konuşmaya, onu konuşturmaya devam etme niyetindeyiz.
Zira İstanbul, geçmişte olduğu gibi bugün de üzerinde yaşayan toplumun dönüşümüne ve ahvaline ışık tutuyor. Bu yüzden onu konuşmak, Osmanlı’dan cumhuriyete yaşadığımız süreçleri anlamak adına atılan önemli adımlardan biri olacaktır.
Yayın Kurulu adına,
Nurullah Güleç, Muhammed Bedrettin Toprak