Harvard Üniversitesi Politik Ekonomi ve Hükümet programında doktora eğitimine devam etmektedir. Kalkınmanın politik ekonomisi, sosyal politikalar ve göç çalışmaları ilgi alanıdır.
Anketler aracılığıyla, toplumu oluşturan kesimlerin tercihlerini anlamak toplumsal uyum sürecinin önemli bir parçasıdır. Bununla birlikte bu anketlerin tasarımı, uygulanması ve yorumlanması, doğruluk ve alaka düzeyini sağlamak için dikkatli bir yaklaşım gerektirir. Bu metin, anket yöntemi ve tasarımının çeşitli yönlerini inceleyerek yaklaşan bir seçim durumunda insanların oy verme davranışları hakkında anket sonuçlarını okurken dikkatli ve bilinçli bir yaklaşım sağlamak için ele alınması gereken noktalara odaklanır.
Başkan adaylarının seçimi kazanma ajandaları olduğu gibi, şirketlerin de kendilerini ekonomik olarak büyütme hedefleri vardır. Şirketlerin bağış tercihlerini ideoloji, çevre sorunu, özgürlükler değil, kendi ekonomik çıkarları belirliyor. Şirketlerin bağışlarına dayalı bir sistemde, demokrasi fikirlerin yarıştığı toplumun ikna edilmeye çalışıldığı bir düzlemden, sektörel ekonomik çıkarların önemsendiği bir oyuna dönüyor.
Facebook’ta beğendiğimiz fotoğraf, Google’da arattığımız adres, internette yaptığımız alışverişler... Bunların hepsi bize birer iz oluşturuyor. Bu verilerin bizim haberimiz olmaksızın birtakım şirketlerden diğer şirketlere satıldığı ve nihayetinde bizlere hedeflenmiş haber veya içerikler olarak döndüğü artık herkesin malumu. Peki ya çözüm?
Artık bir öğrenci dünyanın dört bir tarafından birden fazla ustaya sahip olabiliyor. Bilgiyi edinebiliyor. Kişisel becerilerini arttırabiliyor. Bir yandan da sosyal yaşamdan kopmanın olumsuzlukları ile mücade etmede bir başına kalıyor.
İkna ile manipülasyon arasındaki fark kişilerin niyetlerine, tarafların rasyonellik seviyesine ve yönlendirmenin eyleme dönüşen bir sonucu olması durumunda sonucun yorumuna dayanmaktadır. Bunun dışında her iki durumda da paylaşım şekilleri ve etkileşim benzerdir.
İşin ehline verilmesi gerektiğine itiraz edeni henüz duymadık. Bir işi daha doğru, daha iyi kim yapacaksa o iş, o kişinin hakkıdır. Ne var ki iyiyi ve doğruyu tanımlamaya çalıştığımızda bu meselenin o kadar da net olmadığını fark ediyoruz.
Demokrasi oyunu, çoğunluğun memnun edilmesine dayalı bir oyundur. “Ben siyasi değerlerimden taviz vermem” demek bu tür bir oyunda başarısızlık getirecektir çünkü iki ana odağın olduğu her seçimde, keskin kuralları olan dar halka, daha kapsayıcı olan halka karşısında, istatistiki olarak sayıca zor duruma düşecektir.