Credit: Evgeny Gromov

Türkiye’de Mülteciler İçin Deprem Sonrası: Medya, Algılar ve Dayanışma

0 Paylaşım
0
0
0

6 Şubat depremleri Türkiye’nin en çok Suriyeli mülteciye ev sahipliği yapan bölgesinde etkili oldu. Resmi rakamlara göre ülkenin ağırladığı 3,8 milyon mültecinin %60’ı Güney Doğu bölgesinde yaşıyor (Wilson ve Paradise: 258). Üstelik on yıldan fazla bir zamandır bölgede çadır kentlerde yaşayan Suriyeli nüfusun artık çoğunlukla şehir merkezlerinde yaşamlarını sürdürüyor olmaları (Wilson ve Paradise: 257) diğer ülkelerdeki mültecilerden farklı olarak Türkiye’deki mültecilerin büyük oranda şehirlere yerleşmelerini, hayata karışmalarını sağladı. Bu da 6 Şubat gecesi meydana gelen depremin bölgedeki tüm sakinleri benzer oranda etkilemesine sebep oldu. Felaket anında ve sonrasında mülteci olan ile olmayan, aynı kaderi paylaştı. Başlangıçta, oluşan kolektif mağduriyetin dayanışmayı besleyeceği hatta Türkiye toplumunda, Suriye iç savaşı sırasında benzer sahneleri defaatle yaşayan Suriyeli mültecilere karşı empatiyi arttıracağı beklenebilirdi fakat sosyal medyada farklı bir resim ile karşı karşıya kalındı. Depremin hemen ardından mültecilere karşı sosyal medya araçlarının öncülük ettiği yeni bir negatif söylem hızla yayıldı ve deprem bölgelerinin hâlâ enkaz halinde olan sokaklarına yansıdı. Afet sonrası süreçte yağmacılık söylentileri, ilk yardım krizi, mahalle baskınları gibi birçok olay yaşandı. Bu vakalara sosyal medyadaki tartışmalar üzerinden tüm Türkiye şahit oldu. Bu olayların çoğunun faili meçhul kalmasına rağmen bir kısım sosyal medya kullanıcıları failleri “Suriyeliler” olarak tanımlamayı tercih etti. Bu tür suçlamalar, medyada buldukları yankı üzerinden mülteci depremzedeler için hayatı daha da zorlaştırdı. Bu yazı, 6 Şubat deprem felaketi sonrası Türkiye kamuoyunda Suriyeli mültecilere yönelik algıyı, Twitter’daki Türkçe paylaşımlar incelenerek elde edilen bulgular ışığında değerlendirecektir.

Depremi takip eden günlerde deprem bölgelerindeki başıboş enkazların yağmalandığına dair söylentiler yayıldı. Yağmacı olduğu iddia edilen şahısların siviller ve güvenlik güçleri tarafından darp edildiği görüntüler de bu söylentilerle beraber yayıldı. Aynı günlerde Türkiye Twitter’ı akışında, içerisinde “Suriyeli” kelimesi geçen tüm tweetlere bakıldığında Suriyeli mülteciler ile ilgili tweetlerin deprem öncesine kıyasla 8 katına çıktığı tespit edildi. Tweetler tek tek incelendiğinde görüldü ki bu artışın sebeplerinden biri, yağma olaylarında Suriyeli mültecilerin kaynaksız şekilde suçlanması sonucunda konunun gündemi bir süre yoğun olarak meşgul etmesiydi.

20 Ocak ve 20 Şubat arasında atılan tweetlerin günlük dağılımı yukarıda grafikte görülmekte. Bu tarihlerde atılan ve Suriyeliler ile ilgili olan Türkçe tweetler BERT dil modeli kullanılarak içeriklerinin olumlu veya olumsuz oluşuna göre iki gruba ayrıldı. İçeriklerine göre ayrılan tweetlerin tarihe göre artışı incelendiğinde yağmacılık söylentileri ile birlikte artan olumsuz tweetlerin ardından olumlu tweet sayısında da iki gün gecikmeli bir artış tespit edildi. Asılsız olan suçlama iddialarına tepki olarak Suriyeli mülteciler için olumlu ifadeler kullanan Twitter kullanıcıları, deprem sonrası olumlu ve olumsuz tepkilerin aynı anda yükseldiğini gösteriyor. Kriz anları, yalnızca olumsuz söylemin yayılmasına sebep olmuyor fakat bu söylem, olumluya kıyasla daha geniş kitlelere ulaşıp duyulur hale geliyor. Böylelikle sosyal medya kullanıcılarının, esasen olumsuz olanla benzer oranda artış gösteren olumlu söylemi görüntülemesi ve onunla etkileşim içinde olması zorlaşıyor.

Yağmacı oldukları iddia edilenlerin görüntüleri söz konusu tweetleri göz önüne alarak incelendiğinde, kişilerin Suriyeli oldukları bilgisi ile paylaşılan bazı görüntülerin aslında Türk vatandaşları içerdiği görülmekte. Buna örnek olarak Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ’ın paylaştığı ve sonrasında hırsız veya Suriyeli olmadığı anlaşılan Türk vatandaşı verilebilir. Suç işleyenin etnisitesini zikrederek haber yapma, farklı durumlarda ve çeşitli etnik gruplara karşı kullanılan bir art niyet ifadesi olarak birçok kez kullanıldı. Buna ek olarak suçu, suçlunun ait olduğu etnik gruba mal etmek veya art niyeti daha ileri taşıyarak bunu asılsız iddialar üzerinden yapmak, örneği ile bu kriz zamanında yoğun olarak karşılaşılan bir mesele oldu.

Ülkeye sığınan mülteci nüfusunun artışıyla ülkedeki suç oranlarının da artacağı inancı, aslında Türkiye’ye has bir durum değil. Öte yandan bu yanılsamanın, ülkede bir söylentiden fazlası haline geldiğini ve günlük hayatta yerli halk ile mülteci gruplar arasındaki ilişkiyi gözle görülür biçimde etkilediğini belirtmek gerekir. Deprem sonrası dönemde ülkenin diğer bölgelerinde mülteci karşıtı saldırıların ve siyasi arenada yine onlara karşı nefret söyleminin hızla yükselişi bunu doğrular niteliktedir. Her nasılsa, Türkiye’deki suç oranları ile Suriyeli mülteci sayısındaki artışı aynı tarih aralığı üzerinden inceleyen bir araştırma, ülkede mülteci sayısı ile suç oranları arasında bir bağ olmadığını göstermektedir. (Kırdar, Kuruz ve Türküm: 568).

Kolektif dürtülerin, bilimsel yöntemler ile elde edilen veriler yerine filtresiz ve daha kolay ulaşılabilen sosyal medya kaynaklı hareketlerin tesiri altında kalmasını kanıksadık. Öte yandan, kötü ile beraber yükselişe geçen iyiyi mercek altına almak, bunun bir fark yaratacağına inanmak da ihtiyacımız olan hasletlerdir. Kişiler, kendi dünya görüşlerine uygun yeni bilgiyi hızlıca kabul etme eğiliminde iken, bu yeni bilgiyi yaymadan önce kaynağını kontrol etmeyi de temel görev saymalıdır. Sokakta, sosyal medyada, arkadaş ortamında paylaşılan ve doğru olmayan bilgi, toplumda dezenformasyonun yayılmasına katkı sağlar, gerilime yol açar.

1

 

KAYNAKÇA

BounTi, Köksal, Abdullatif and Özgür, Arzucan. 2021 29th Signal Processing and Communications Applications Conference (SIU). Twitter Dataset and Evaluation of Transformers for Turkish Sentiment Analysis. 2021.

Wilson, B. and Paradise, T.: Assessing the impact of Syrian refugees on earthquake fatality estimations in southeast Turkey, Nat. Hazards Earth Syst. Sci., 18, 257–269, https://doi.org/10.5194/nhess-18-257-2018, 2018.

Kirdar, Murat G. and Lopez Cruz, Ivan and Turkum, Betül, The Effect of 3.6 Million Refugees on Crime. IZA Discussion Paper No. 14647, http://dx.doi.org/10.2139/ssrn.3908862

Dipnot[+]

0 Paylaşım