Photo by Dan Meyers on Unsplash
Photo by Dan Meyers on Unsplash

Filistin’in Öteki Yüzü: Batı Şeria’da Filistinlilerin Sosyal Hayatı

0 Paylaşım
0
0
0

İsrail ile Filistin arasındaki çatışma onlarca yıldır dünya gündemini meşgul etmekle birlikte  günümüze kadar hakkında elle tutulur bir çözüm üretilememiş bir insanlık trajedisi olarak hala önemini korumaktadır. Bu trajedinin en yıkıcı dönemlerinden biri şüphesiz 7 Ekim’den sonra başlatılan saldırılarla yaşanmaktadır. İsrail’in haftalardır süren Gazze saldırılarında binlerce insan yaşamını yitirmiş, bölgenin büyük bir kısmı ise harap olmuştur. Şuan her ne kadar gündemde yer alan bölge Gazze olsa da Filistin- İsrail çatışmasının süren tek bölgesi değildir şüphesiz. Filistinlilerin çoğunluğunu oluşturduğu Batı Şeria’daki yaşam Gazze’deki ablukadan pek farklı değildir. İsrail, Gazze’deki kontrolünü abluka aracılığıyla sağlarken Batı Şeria’daki kontrolünü yerleşimler aracılığıyla sağlayarak her iki bölgede de bir hapishane formatı oluşturmaktadır. Bu yazıda çatışmaların odak noktası olarak karşımıza çıkan Gazze yerine Filistin’in öteki yüzü olan Batı Şeria bölgesine odaklanılarak Batı Şeria’daki Filistinlilerin yaşamları hakkında genel bir çerçeve çizilmeye çalışılacaktır.

 

Öncelikle Batı Şeria’nın siyasi durumunu açıklamak konunun daha net anlaşılması açısından önem arz etmektedir. 1995 yılında imzalanan Oslo II anlaşması sonucunda Batı Şeria üç bölgeye ayrılmıştır. A bölgesi Filistin kontrolünde olacak El-Halil, Nablus, Eriha ve Cenin gibi büyük kentleri içermektedir. B bölgesi Filistin yönetiminin sivil yaşam üzerinde İsrail’in ise güvenlik alanında kontrol sahibi olduğu daha küçük köy ve kasabaları içermektedir. C bölgesi ise tamamen İsrail kontrolüne bırakılan bölgelerdir.1

Harita: Oslo II Anlaşması

 İsrail Batı Şeria’nın C bölgesinde toprak ve insan kontrolünü yerleşimler aracılığıyla sağlamaktadır. Bu nedenle yerleşimler Batı Şeria’daki Filistinlilerin yaşamının tam merkezinde yer almaktadır. Yerleşimler her geçen gün artan sayıları ve stratejik şekilde konumlandırıldıkları yerler ile Filistinlilerin günlük hayatları üzerinde çok dramatik etkiler yaratmaktadır. Yerleşimler inşa edilen binaların çok ötesinde, oluşturduğu bileşenlerle etkilerini tüm Batı Şeria’ya yaymakta, Filistinlilerin yaşamına doğrudan etki ederek normal bir yaşam sürmelerini imkânsız hale getirmektedirler.

Filistinlilerin Batı Şeria’daki yaşamlarını ele alırken ilk önce kanuni bir hak olan hareket özgürlüğünün kısıtlanmasından başlamak yerinde olacaktır. İsrail, hareket kısıtlamalarını yerleşimlerin bileşenleri olan kontrol noktaları ve yollar aracılığıyla sağlamaktadır. Yerleşim yerleri Batı Şeria’daki düzeni şekillendiren en önemli unsur oldukları için kontrol noktaları, kısıtlanmış ve yasaklanmış yollar, kestirme yollar ve hareketi engelleyen barikatlar yerleşimlerin konumlarına göre yerleştirilmektedir.2 Dolayısıyla sayısız kontrol noktaları ve yol üzerine yerleştirilen engellerle Batı Şeria sayısız parçalara ayrılmıştır ve bu parçalar arasındaki bağlantı da ancak İsrail’in kontrolü ve iziyle sağlanmaktadır. Bu yönüyle kontrol noktaları, Filistin yerleşimlerini gettolar haline getiren bir engel olarak karşımıza çıkmaktadır.3 Kontrol noktalarının Filistin köy ve kasabalarını kapsayıcılığı düşünüldüğünde bir Filistinli, köyünün kasabasının veya şehrinin sınırları dışına çıkmak istediğinde en az bir kontrol noktasından çoğu zaman ise birden fazla kontrol noktasından geçmek zorunda kalmaktadır. Kontrol noktalarında uygulanan sabit kurallar veya prosedürler olmadığı gibi Filistinlilerin kontrol noktalarından geçeceklerine dair garantileri de yoktur.4 Diğer bir bileşen olarak yollardan bahsedilmesi gerekmektedir. Batı Şeria’daki yollar çeşitli kategorilere ayrılmıştır; yasaklı yollar, kısıtlanmış yollar ve kestirme yollar. Buradaki temel amaç Filistinlilerin hareket kabiliyetlerinin kısıtlanmasıdır.5 Elisha Efrat’ın ifadesiyle Batı Şeria’yı ahtapot gibi sararak Filistinlilerin kentsel gelişimini engellemiş, Filistin bölgelerini parçalara ayırmış ve daha fazla yerleşim yerinin kurulması için olanak sağlamıştır.6 Bu durum hayatın pek çok noktasını felce uğratmaktadır. Örneğin yolların ve kontrol noktalarının meydana getirdiği aksaklık hastanelere ulaşımı eziyet haline getirmektedir. Kontrol noktalarında kronik hastalığı olan veya durumu ağır olan kişiler uzun kuyruklarda beklemek zorunda kalmaktadır. Bu durum kontrol noktalarından geçişleri de uzatmakta ve 15 dakikalık sürecek bir yolculuk geçişlerin bekletilmesiyle saatlerce süren bir eziyete dönüşmektedir.7

 Yine aynı zamanda yolların kısıtlı veya yasaklanmış olmasından dolayı alternatif yolların kullanılması sonucunda 10-20 dakika sürebilecek bir yolculuğun mesafesi yaklaşık 3 saat uzamaktadır. Bu durumda yolların uzunluğu Filistinlilerin hayatında ciddi bir zaman kaybına, kimi zaman hayati sorunlara yol açmakta ve yaşam kalitelerini ciddi şekilde düşürmektedir.8

 Hareket kısıtlamasının eğitim hayatı üzerinde de yıkıcı etkileri bulunmaktadır. Okullara ulaşmak için kontrol noktalarından geçmek zorunda kalan öğrenciler şiddete, tacize ve uzun bekleyişlere maruz kalmaktadırlar. Kontrol noktalarının belirsiz açılıp kapanmaları okula yetişmeyi veya okuldan eve dönmeyi zorlaştırmaktadır.9 Yerleşimlerin bulunduğu yollardan geçen öğrenciler yerleşimci tacizinden ve şiddetinden kurtulmak için daha uzun ve dolambaçlı yollar tercih etmek zorunda kalmaktadır. Bu tür olaylar çocuklar üzerinde kaygı, korku, travma meydana getirirken güvenlik duygularına zarar vermektedir. Dolayısıyla böyle bir psikolojik baskı altında öğrencilerin öğrenim süreçleri zorlaşmaktadır.10

Batı Şeria’da Filistinlilerin yaşamlarını zorlaştıran en önemli hususlardan biri su kaynaklarına ulaşımdaki zorluklardır. Su sorunu 1967 yılından itibaren başlayan bir sorundur. İsrail, 1967 savaşından sonra Batı Şeria su kaynaklarını tamamen ele geçirmiş ve su kaynaklarını kamu malı olarak ilan etmiştir. Ayrıca bölge komutanlığından izin alınmadıkça herhangi bir kimsenin su tesisatı kurması veya monte etmesi yasaklanmıştır.11 Aynı zamanda tahrip olan su kaynaklarının onarılması, bakım problemleri nedeniyle kapanan kuyuların veya yeni kuyuların açılması yasaklanmıştır. Filistinliler ihtiyaçları dahilinde kuyu açmak için başvurularda bulunsalar da idari engellerle karşılaşmışlardır. İsrail bu şekilde koymuş olduğu zorlayıcı idari engellerle Filistinlileri caydırmayı amaçlamıştır.12 İsrail yönetimi bununla da kalmamış Filistinlilerin su kullanımını sınırlandırmak ve takip etmek amacıyla mevcut kuyulara belirli kotalar belirleyerek sayaçlar yerleştirilmiştir. Ayrıca su kaynaklarının kendilerine ait olduğunu ispatlayamayanların veya 1967’de bölgede bulunmayanların su kaynaklarına el konulmuştur.13 Bunlara ek olarak önemli bir kaynak olan Ürdün Nehri’ne Filistinlilerin erişimi engellenerek buradaki su kaynaklarından yararlanmaları yasaklanmıştır.14 Kuyu açılmasının yasaklanmasından sonra Filistinliler yağmur suyu toplama ve depolama sarnıçları, tarım havuzları gibi yapılarla su ihtiyaçlarını karşılamaya çalışmışlardır. Ancak bu yapılar izin alınmadığı gerekçesiyle İsrail ordusu tarafından imha edilmiştir. Bu tür yapıların yıkılması Filistinlilerin yerinden edilmesine ve hastalık risklerinin artmasına neden olmuştur. Filistinliler kendi su kaynaklarına ulaşamadıkları gibi alternatif kaynaklardan da yararlanamayarak ev ve tarım ihtiyaçları için gerekli olan su teminini sağlayamamışlardır.15 Su kaynakları üzerinde sağlanan kontrol sonucunda kaynakların %85’inden fazlası Batı Şeria’daki ve İsrail’deki yerleşimler için kullanmakta, Filistinlilerin kullanımı için ise çeşitli engellemelerle %15’ten az kaynak bırakılmaktadır.16 Yeterli su kaynaklarına ulaşamayan Filistin toplumları içinde salgın hastalıklar baş gösterirken bu durum ayrıca tarım başta olmak üzere ekonomik vb bir çok alanda da yıkıcı etkiler barındırmaktadır.

Filistinlilerin hayatını zorlaştıran bir diğer konu ise şüphesiz ki yerleşimci şiddetidir. Yerleşimci şiddeti günümüze kadar süregelen ve Filistinlilerin hayatını her açıdan etkileyen önemli bir faktör olmuştur. B’tselem’in Devlet Destekli Yerleşimci Şiddeti (State-Backed Settler Violence) adlı internet bloğunda yerleşimci şiddetine yönelik yayınlanan haberler incelendiğinde şiddetin tek tip değil çok boyutlu olduğu görülmektedir. Yerleşimciler, Filistinlilere bazıları ölümle sonuçlanan fiziksel saldırılarda bulunmakta, tarım ürünlerini tahrip etmekte ve tarım ekipmanlarına zarar vermekte, tarlaları yakmakta, evleri ve arabalarını taşlamakta, köy ve mahallelere baskınlar düzenlemekte, su borularına zarar verip hayvanları ya öldürmekte ya da yaralamaktadırlar.17 Ayrıca kilise ve camilere saldırılar düzenlenmektedirler. Ev, okul, cami ve kiliselerin duvarlarına Davut yıldızı çizilmesi, “İntikam”, “Yaşasın Mesih”, “Araplara Ölüm”, “Araplara Holokost”, “İsa Çöptür” gibi tehdit edici sloganların yazılmasına da sıkça rastlanılmaktadır.18 Şiddet sonucunda yerleşimcilerin herhangi bir yaptırımla karşılaşmamaları şiddetin boyutunu arttırırken Filistinlilerin zaten kısıtlanmış olan yaşam alanlarını daha da daraltmakta ve zorunlu yer değiştirmeyi beraberinde getirmektedir.

Filistinlilerin yaşamlarını etkileyen diğer önemli durum mülksüzleştirme politikasıdır.  Özellikle ev yıkımları toplu cezalandırma aracı olarak kullanılmaktadır. Bu yöntemle sivil veya güvenlik güçlerine saldıran veya teşebbüs eden Filistinlilerin evleri yıkılmaktadır.19 Cezalandırma yönteminin yanı sıra ruhsatsız inşaat ve askeri ihtiyacı karşılama bahanesiyle yıkımlar yapılmaya devam etmektedir.20 Dan Simon’ın sözleri ile yıkım politikası Filistinlilerin toprakla olan bağlarını yok ederek Filistin ulusal kimliğini baltalamakta ve her yıkım Siyonist rakibi tarafından Filistin davasına verilen başka bir yenilgiyi temsil etmektedir.21 Ev yıkımlarında gerekçe ne olursa olsun belirli, bilinen bir prosedürle yıkımlar gerçekleştirilmez. Yıkımların büyük bir çoğunluğunda önceden haber verilmez ve bu yıkımlar genellikle gece gerçekleştirilir. Ev sahiplerinin kişisel eşyalarını almaları içinse çok kısıtlı bir vakit ayrılmaktadır.22 Evlerini kaybetmelerinden daha zor olan ise yıkımı belediye gerçekleştirecekse yıkım maliyetlerini Filistinlilerin ödemek zorunda kalmasıdır. Bundan dolayı özellikle Doğu Kudüs’te gerçekleşen yıkımların yüksek maliyetlerinden kaçınmak için Filistinliler kendi evlerini kendileri yıkmak zorunda kalmaktadırlar.23 Yıkımların büyük çoğunluğunu evler oluştursa da yıkılan yapılar çeşitlilik göstermektedir. Batı Şeria ve Doğu Kudüs’teki yıkımları takip eden bir kuruluş olan Ev Yıkımlarına Karşı İsrail Komitesinin (The Israeli Committe Against House Demolitions/ ICAHD) 2017-2019 yılları arasındaki aylık yayınladığı raporlar incelendiğinde ev yıkımlarına ek olarak su, arıtma ve hijyen tesislerinin; tarım deposu, sera ve fidanlık gibi tarımsal tesislerin; tavuk kümesi ve hayvan ağılları gibi hayvancılıkta kullanılan yapıların; oto yıkama, kahvehane, matbaa atölyesi, odun-kömür fabrikası, marangoz, kuaför salonu gibi çeşitli işyerlerinin; anaokulu dahil olmak üzere okulların yıkıldığı görülmektedir.24 Sonuçta yıkımlar, Filistinlilerin su kaynaklarından faydalanmalarından eğitim almalarına ve ekonomik faaliyetlerde bulunmalarına kadar yaşamlarının her alanını kuşatarak onları yer değiştirmeye zorlayan bir ortam yaratmaktadır.

Ele alınan etkilerin sonuçlarına bakıldığında İsrail’in uygulamış olduğu politikalar Batı Şeria’daki Filistinlilerin yeterli yaşam standardına ve temel haklarına ulaşmaları engellenmektedir. Söz konusu engeller İsrail yerleşimlerini destekleyerek büyümelerini sağlarken Filistin halkının sınırlar içinde tutularak kontrol altına alınmasını sağlamıştır. Ayrıca engeller, Filistin toplulukları arasına girerek her topluluğun birbirinden izole olmasına ve bir ulusun parçalanmasına da sebep olmuştur. Buna ek olarak su kaynaklarına ulaşamayan, tarım arazilerine el konan, ev ve iş yerlerinin yıkımıyla karşı karşıya kalan ve hatta her gün ölüm tehditi ile burun buruna gelen Filistinliler, son çareyi köy ve kasabalarını terk etmekte bulmaktadırlar. Bu durum Batı Şeria’da özellikle C bölgesinde demografik dengelerin değişmesine sebep olmaktadır.

 

KAYNAKÇA

Amnesty International, “Trouble Waters Palestinians Devied Fair Access to Water”, London: Amnesty International Publications, 2009.

B’tselem, “Settlements”, 16 Ocak 2019, https://www.btselem.org/settlements,  E.T: (11.11.2023).

B’tselem, “Forbidden Roads: Israel’s Discriminatory Road Regime in the West Bank”, Ağustos 2004.

B’tselem, State-Backed Settler Violance, https://www.btselem.org/settler_violence_updates/during-corona-crisis,  E.T: (12.11.2023).

B’tselem, “Home Demolition as Collective Punishment”, https://www.btselem.org/punitive_demolitions,   E.T: (12.11.2023).

B’tselem, “Self-destruction: Palestinian in East Jerusalem Forced to Demolish Own Homes”, 28 Nisan 2019,https://www.btselem.org/video/20190428_self_destruction_jm_municipality_forcing_palestinians_to_demolish_their_own_homes#full,  E.T: (12.11.2023).

Dorit Naaman, “The Silenced Outcry: A Feminist Perspective from the Israeli Checkpoints in Palestine”, cilt:18, sayı:3, NWSA Journal, 2006.

Efrat, Elisha, The West Bank and Gaza Strip:A geography of Occupation and Disengagement”, New York: Routledge, 2006.

Ilan Ben Zion-Toı Staff, “Church defaced in Jerusalem in suspected ‘price tag’ hate attack”, The Times Israel, 9 Mayıs 2014, https://www.timesofisrael.com/church-defaced-in-jerusalem-in-suspected-price-tag-attack/,  E.T: (12.11.2023).

Jerusalem Post, “Jerusalem Bilingual Hebrew-Arabic School Ablaze in Suspected Hate Crime”, 29 Kasım 2014,https://web.archive.org/web/20141205070015/http://new.jpost.com/Israel-News/Bilingual-Hebrew-Arabic-school-in-Jerusalem-caught-in-flames-383176,  E.T: (12.11.2023).

Jeff Halper, “Home Demolitions and Israel’s Policy on Hafrada”, Al-Majdal, sayı:47, 2011.

Kretzmer, David, Gila Svirsky, “Ground to Halt: Denial of Palestinian Freedom of Movement in the West Bank”, B’Tselem, Ağustos 2007.

Lein, Yehezkiel, “Disputed Waters: Israel’s Responsibilty fort he Water Shortage in the Occupied Territories”, B’Tselem, 1998.

Marwan Haddad, “Politics and water Management: A Palestinian Perspective”, Hillel Shuval, Hassan Dweik (ed), Water in the Middle East, Berlin: Springer, 2007.

Manuel Quintero- Nader Muaddi(ed), “Education Under Occupation: Access to Education in the Occupied Palestinian Territory”, EAPPI.

Mohammed Daragshmeh-Tıa Goldenberg, “Jewish Attack on Palestinian Home Kills Toddler”, USNews, 31 Haziran 2015, https://www.usnews.com/news/world/articles/2015/07/31/israeli-military-child-killed-in-west-bank-attack,  E.T: (12.11.2023).

Society St.Yves ,“Life Restricted Freedom of Movement and Access Restriction in the Occupied Palestinian Territory”, 2018.

Ronen Shnayderman, “Throug No Foult of Their Own Punitive House Demolitions during the Al-Aksa”, B’Tselem, 2004.

Simon, Dan, “The Demolition of Homes in the Israeli Occupied Territories”, Yale Journal of International Law, cilt:19, sayı:1, 1994.

United Nations General Assembly [UNGA], Israeli-Palestinian Interim Agreement on the West Bank and the Gaza Strip, A/51/889, Washington, DC: 1995.

United Nation- Office for the Coordination of Humanitarian Affairs, “Rise in Incidents Disrupting Schooling Across the West Bank”, Kasım 2018, https://www.ochaopt.org/content/rise-incidents-disrupting-schooling-across-west-bank,  E.T: (12.11.2023).

United Nation, “Israel’s Policy on the West Bank Water Resources”, New York, 1980,https://unispal.un.org/DPA/DPR/unispal.nsf/0/1BBD794BAD8FA1BC852575D1004B469F,   E.T: (12.11.2023).

United Nation- Office for the Coordination of Humanitarian Affairs, “2017 Humanitarian Needs Overview: Occupied Palestinian Territory”, 2017.

United Nation Office for the Coordination of Humanitarian Affairs, “2019 Humanitarian Needs Overview: Occupied Palestinian Territory”, 2019.

The Israeli Committe Aganist House Demolitions, “Categories of Home Demolitions”,https://icahd.org/2020/03/14/categories-of-home-demolitions/,   E.T: (12.11.2023).

The Israeli Committe Aganist House Demolitions, “Monthly Demolition and Displacement Reports”,https://icahd.org/2020/03/14/monthly-demolition-and-displacement-reports/,   E.T: (12.11.2023).

Weizman, Eyal “Oyuk Topraklar: İsrail’in İşgal Mimarisi”, çev: Emre Can Ercan, İstanbul: Açılım Kitap, 2016.

World Health Organization, “The checkpoint makes me sicker than I already am”, http://www.emro.who.int/pse/palestine-infocus/noor-h-checkpoint.html,  E.T: (13.11.2023)

Dipnot[+]

0 Paylaşım